Kartal Boşanma Avukatı
Kartal boşanma avukatı, kartal boşanma avukatı ile kartalda boşanma süreci, kartal boşanma avukatı ile boşanma süreci yönetimi, kartal boşanma avukatı ile hukuki süreçler hakkında detaylı bilgi alabilirsiniz.
Kartal boşanma avukatı ile boşanma süreci, kartal boşanma avukatı tarafından yönetildiğinde daha verimli bir şekilde ilerler. Bu süreçte kartal boşanma avukatı, müvekkillerinin haklarını korumak için çalışır.
Kartal boşanma avukatı ile yapılan işbirliği, boşanma sürecinin daha az stresli geçmesini sağlar. Kartal boşanma avukatı, müvekkillerinin ihtiyaçlarına uygun çözümler sunar.
Kartal boşanma avukatı ile çalışmak, müvekkillerin hukuki süreçlerde kendilerini daha güvende hissetmelerine yardımcı olur. Bu nedenle, kartal boşanma avukatı seçimi büyük önem taşır.
Kartal boşanma avukatı, boşanma süreçlerinde hukuki danışmanlık sunarak, müvekkillerine en iyi hizmeti sağlamak için çalışır. Bu, kartal boşanma avukatı ile sürecin daha etkin yönetilmesini sağlar.
Kartal boşanma avukatı, hukuki sürecin verimli ilerlemesine yardımcı olur. Bu nedenle, kartal boşanma avukatı ile çalışma süreci büyük avantaj sağlar.
Kartal ilçesinde boşanma süreciyle karşı karşıya kalan bireyler için uzman bir boşanma avukatı ile çalışmak, hukuki hakların etkin biçimde korunması açısından büyük önem taşımaktadır. Boşanma davaları, evlilik birliğinin yasal olarak sona erdirilmesini içerdiği gibi velayet, nafaka, mal paylaşımı ve manevi tazminat gibi birçok hassas konuyu da kapsamaktadır.
Kartal boşanma avukatı, müvekkillerinin haklarını korumak için gerekli tüm hukuki adımları atar. Bu, kartal boşanma avukatı ile süreçlerin daha düzenli ilerlemesini sağlar.
Kartal boşanma avukatı, boşanma sürecinde hukuki danışmanlık vererek müvekkillerine rehberlik eder. Bu sayede, kartal boşanma avukatı ile birlikte sürecin yönetimi daha kolay hale gelir.
Kartal boşanma avukatı, müvekkillerinin ihtiyaçları doğrultusunda çözümler üreterek, sürecin daha az stresli geçmesini sağlar. Bu nedenle, kartal boşanma avukatı seçimi önemlidir.
Kartal boşanma avukatı ile çalışmak, boşanma süreçlerinde avantaj sağlar ve hukuki haklarınızı korumanıza yardımcı olur.
Kartal boşanma avukatı desteği, boşanma sürecinde tüm adımların doğru atılmasını sağlar.
İstanbul’da kartal boşanma avukatı bulmak, hukuki sürecin daha verimli ilerlemesine yardımcı olacaktır.
Kartal boşanma avukatı ile işbirliği, boşanma sürecinde hukuki haklarınızı korumanız açısından büyük önem taşır. Kartal boşanma avukatı, süreç boyunca gerekli desteği sunar.
Kartal boşanma avukatı olarak hizmet veren uzmanlarımız, hukuki haklarınızı korumak için gerekli desteği sunar.
Kartal boşanma avukatı ile boşanma süreci, yasal haklarınızı korumanız açısından büyük önem taşır.
Boşanma sürecini yönetmek için kartal boşanma avukatı ile iletişime geçmek, size büyük avantaj sağlar.
Kartal boşanma avukatı ile boşanma süreci, yasal haklarınızı korumanız açısından büyük önem taşır. Kartal boşanma avukatı, sürecin her aşamasında destek sağlar.
Türkiye İstatistik Kurumu’nun verilerine göre 2023 yılında ülkede 171.881 çift boşanmıştır . Bu süreçlerde çocukların velayeti çoğunlukla anneye verilmekte olup 2023 yılında boşanmalar sonucu velayetlerin %74,9’u anneye, %25,1’i babaya tevdi edilmiştir . Boşanma olgusu bu denli yaygınlaşmışken, Kartal boşanma avukatı desteğiyle hukuki süreci doğru yönetmek, taraflar ve özellikle çocuklar açısından ileride telafisi güç zararların önlenmesini sağlayacaktır.
Boşanma hukuku, Türk Medenî Kanunu kapsamında aile hukukunun bir parçasıdır ve evlilik birliğinin sona erdirilmesiyle ilgili usul ve esasları düzenler. Özellikle İstanbul gibi metropollerde boşanma dava sayılarının yüksekliği göz önüne alındığında, Marmara Bölgesi’nde görev yapan hukukçuların aile hukukuna dair derin bilgi ve deneyime sahip olması gerekir. Kartal ilçesi, İstanbul Anadolu Adliyesi’ne ev sahipliği yapması nedeniyle Anadolu Yakası’nda boşanma davalarının yoğun şekilde görüldüğü bir bölgedir.
Kartal boşanma avukatı, müvekkillerinin ihtiyaçlarına uygun hizmet sunarak, boşanma sürecinin daha sorunsuz geçmesini sağlar. Kartal boşanma avukatı ile iletişimde olmak önemlidir.
Kartal boşanma avukatı, hukuki süreçlerde müvekkillerinin haklarını korumak için gerekli tüm adımları atar. Bu sayede, kartal boşanma avukatı ile süreç daha güvenli bir şekilde yürütülür.
Bu kapsamlı makalede, Türk hukukunda boşanma süreci tüm ayrıntılarıyla ele alınacak; anlaşmalı ve çekişmeli boşanma türleri, boşanma sebepleri, velayet ve nafaka gibi sonuçlar, dava süreci ve Kartal bölgesinde boşanma avukatının rolü resmi ve akademik bir dille incelenecektir. Amaç, “Kartal boşanma avukatı” anahtar kelimesiyle arama yapan kişilerin ihtiyaç duyduğu her türlü detayı sunarak, Google’ın arama kriterlerine uygun, özgün ve SEO uyumlu bir bilgi kaynağı oluşturmaktır.
Kartal boşanma avukatı ile anlaşmalı boşanma sürecinde daha hızlı bir şekilde ilerlemek mümkündür.
kartal boşanma avukatı ile Boşanma Hukuku ve Aile Mahkemeleri
Boşanma, evlilik birliğinin mahkeme kararıyla sona erdirilmesidir. Türk hukuk sisteminde aile mahkemeleri, boşanma davaları ve bağlı taleplere bakmakla görevli özel ihtisas mahkemeleridir. 4787 sayılı Kanun uyarınca 2003 yılından itibaren kurulan aile mahkemeleri, boşanmanın yanı sıra velayet, nafaka, mal rejimi ve evliliğin butlanı gibi aile hukukundan kaynaklanan uyuşmazlıklara bakar. Aile mahkemesi bulunmayan yerlerde ise bu sıfattaki davalara Asliye Hukuk Mahkemeleri aile mahkemesi sıfatıyla bakar.
Görevli mahkeme bu şekilde belirlenmişken, yetkili mahkeme ise kanunen özel olarak düzenlenmiştir. Türk Medenî Kanunu m.168’e göre “Boşanma veya ayrılık davalarında yetkili mahkeme, eşlerden birinin yerleşim yeri veya davadan önce son defa altı aydan beri birlikte oturdukları yer mahkemesidir.” . Buna göre eşler, Kartal ilçesinde en az altı ay birlikte yaşamışlarsa boşanma davasını Kartal’da (İstanbul Anadolu Adliyesi bünyesindeki Aile Mahkemelerinde) açabilirler; aksi halde eşlerden birinin sürekli yerleşim yeri (ikametgah) de yetki bakımından alternatif olarak kabul edilmektedir.
Kartal boşanma avukatı, boşanma süreçlerinde hukuki bilgi ve deneyim sunarak müvekkillerine rehberlik eder.
Boşanma davasında kartal boşanma avukatı ile çalışmak, süreçteki stres ve belirsizlikleri azaltır.
Kartal boşanma avukatı, müvekkillerine en iyi hizmeti sunmak için her aşamada destek sağlar.
Kartal boşanma avukatı ile hukuki süreçleriniz daha güvenli ve hızlı bir şekilde ilerler.
İstanbul Anadolu Adalet Sarayı (Kartal Adliyesi), Türkiye’nin en büyük adliye komplekslerinden biri olarak Anadolu Yakası’ndaki boşanma davalarının görüldüğü merkezdir. Bu adliyede birçok aile mahkemesi dairesi bulunmakta ve Kartal, Maltepe, Ataşehir, Ümraniye gibi Anadolu Yakası ilçelerinde ikamet eden çiftlerin boşanma işlemleri burada yürütülmektedir. Yer yönünden yetki kuralı kamu düzenine dair olmadığından, karşı taraf süresinde itiraz etmezse dava farklı bir yer mahkemesinde de görülebilir . Fakat en sağlıklısı, davanın kanunen yetkili mahkemede açılmasıdır. Nitekim yetki itirazı halinde dosya yetkili mahkemeye gönderilmekte ve bu da süreçte zaman kaybına yol açmaktadır.
kartal boşanma avukatı ile Türk Hukukunda Boşanma Davasının Süreci
Türk hukuk sisteminde bir boşanma davası, dilekçeyle başlatılır ve usul hukuku yönünden Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun genel hükümlerine tabidir. Davacı eş veya vekili (boşanma avukatı), Aile Mahkemesine hitaben bir boşanma dilekçesi sunarak dava açar. Dilekçede boşanma talebinin dayandığı hukuki sebep (örneğin zina, terk, şiddetli geçimsizlik gibi) belirtilmeli; ayrıca varsa velayet, nafaka, tazminat ve mal rejimi talepleri de ileri sürülmelidir. Dava açılırken yasal harç ve gider avansı mahkeme veznesine yatırılır. 2025 yılı itibariyle boşanma davası açma harcı yaklaşık 600 TL seviyesindedir (bu tutar her yıl güncellenmektedir) ve ayrıca tebligat giderleri ile potansiyel bilirkişi ücretleri gibi yargılama giderleri davanın seyrine göre ortaya çıkabilir.
Dava dilekçesi verildikten sonra mahkeme, davalı eşe tebligat yaparak iki hafta içinde cevap dilekçesi vermesini ister. Boşanma davalarında ön inceleme duruşması yapılır; bu duruşmada tarafların anlaşıp anlaşamadıkları hususlar, delil sunma durumları ve usule ilişkin eksikler ele alınır. Taraflar sulhe (uzlaşmaya) teşvik edilir ancak aile hukuku davalarında arabuluculuk kanunen zorunlu bir aşama değildir (şiddet veya çocuk istismarı iddiaları varsa uzlaşma girişimi de yapılmaz). Ön inceleme aşamasından sonra anlaşmazlık devam ediyorsa tahkikat (yargılama) safhasına geçilir.
Tahkikat aşamasında taraflar iddia ve savunmalarını ispatlamak üzere delillerini sunarlar. Boşanma davalarında delil olarak tanık ifadeleri, yazılı belgeler, fotoğraf veya mesaj kayıtları, gerektiğinde uzman raporları (psikolog veya sosyal hizmet uzmanı görüşleri gibi) değerlendirilebilir. Hakim, özellikle çocukların durumu söz konusuysa Aile Mahkemeleri Kanunu gereği sosyal inceleme raporu aldırabilir veya gerek duyarsa pedagog/sosyolog gibi uzmanlardan taraf ve çocukların psikososyal durumu hakkında rapor talep edebilir.
Kartal boşanma avukatı, çocukların velayeti gibi hassas konularda da rehberlik eder.
Kartal boşanma avukatı, müvekkillerinin haklarını korumak için tüm yasal yolları kullanır.
Tüm delillerin ikamesi (toplanması) ve duruşmalarda tarafların beyanlarının alınmasından sonra mahkeme, hükmünü verir. Boşanma davası karara bağlandığında, verilen boşanma kararı henüz kesinleşmeden taraflar yeni bir evlilik yapamaz; zira kararın nüfus kayıtlarına işlenmesi için kesinleşme şarttır. Taraflar ilk derece mahkemesinin kararını beğenmezse Bölge Adliye Mahkemesi’ne (istinaf mahkemesine) başvurma hakkına sahiptir. İstinaf sonrası da hukuki sebeplerle temyiz yolu Yargıtay’a açıktır. Ancak anlaşmalı boşanmalarda genellikle her iki taraf da kararı temyizden feragat ettiği için kararlar hızlı şekilde kesinleşir.
Boşanma Davası Türleri
Boşanma davaları Türk hukukunda temel olarak iki türe ayrılır: anlaşmalı boşanma ve çekişmeli boşanma. Bu ayrım, davanın açılma şekli ve yürütülme usulündeki farklılıklardan kaynaklanır.
1. Anlaşmalı Boşanma
Anlaşmalı boşanma, eşlerin evliliği sona erdirme ve bunun tüm hukuki sonuçları üzerinde mutabakata vardıkları boşanma türüdür. Türk Medenî Kanunu m.166/3 uyarınca evlilik en az bir yıl sürmüş ise, eşlerin birlikte mahkemeye başvurması veya bir eşin diğerinin açtığı davayı kabul etmesi hâlinde evlilik birliği temelinden sarsılmış sayılır . Yani kanun, belli koşullar altında tarafların aralarında anlaşmış olmalarını başlı başına bir boşanma sebebi olarak kabul etmektedir. Anlaşmalı boşanmada hakim, tarafları bizzat dinleyerek iradelerinin özgürce açıklandığından emin olmalı ve sunulan anlaşma (protokol) hükümlerini çocukların menfaati ve kamu düzeni açısından uygun bulmalıdır . Hakim gerekli gördüğü değişiklikleri protokolde yapıp taraflara önerebilir; taraflar da bu değişiklikleri kabul ederse boşanmaya hükmedilir .
Anlaşmalı boşanmanın gerçekleşebilmesi için bazı şartlar yerine getirilmelidir:
- Evlilik süresi en az 1 yıl olmalıdır: Kanun koyucu, çok kısa süreli evliliklerde acele karar verilmesini önlemek adına bir yıllık eşik koymuştur. Evlilik bir yılı doldurmamışsa anlaşmalı boşanma yoluna gidilemez; bu durumda dava çekişmeli olarak yürür.
- Taraflar tüm konularda mutabık kalmalıdır: Boşanmanın mali sonuçları (yoksulluk nafakası, maddi-manevi tazminat gibi) ve çocukların durumu (velayet ve çocukla kişisel ilişki, iştirak nafakası gibi) konularında tam bir anlaşma sağlanmış olmalıdır. Bu anlaşma yazılı bir anlaşmalı boşanma protokolü halinde mahkemeye sunulur. Protokolde, tarafların karşılıklı nafaka ve tazminat talepleri, varsa çocukların velayeti ve velayet verilmeyen ebeveyn ile görüşme düzeni gibi hususlar ayrıntılı şekilde belirtilir. Hakimin onayladığı bu protokol, boşanma kararının eki haline gelerek hüküm fıkrasına dahil edilir.
- Taraflar mahkemede bizzat hazır bulunmalıdır: Anlaşmalı boşanma duruşmasında hakim her iki eşi de bizzat dinlemekle yükümlüdür. Eşlerin duruşmaya gelerek boşanma iradelerini serbestçe açıkladıklarını hakim önünde teyit etmeleri gerekir. Bu, usulen zorunlu bir prosedür olup avukatları aracılığıyla veya gıyaben anlaşmalı boşanma gerçekleştirilmesi mümkün değildir.
Anlaşmalı boşanma davaları, tüm şartlar yerine getirildiğinde tek celsede sonuçlanabilen davalardır. Çoğu kez dilekçenin verilmesinden itibaren 1-2 ay içinde duruşma günü gelip karar çıkabilmektedir. Kararın açıklanmasıyla birlikte, taraflar genellikle istikbaldeki itiraz ve temyiz haklarından feragat ettiklerini beyan ederler, böylece karar hızla kesinleşir (yaklaşık birkaç hafta içinde) ve nüfus kütüğüne boşanma durumu işlenir. Anlaşmalı boşanma, çekişmeli davaların aksine uzun süren delil tartışmalarını ve yıpratıcı duruşma süreçlerini içermez. Bu nedenle tarafların uzlaşabildiği durumlarda en pratik ve az masraflı çözüm yoludur. Ancak unutulmamalıdır ki tarafların gizli baskı altında anlaşmaya zorlanmadığının ve protokol hükümlerinin yasa ve genel ahlaka uygun olduğunun hakimin denetiminden geçmesi şarttır.
Kartal boşanma avukatı ile boşanma süreci, doğru yasal adımların atılması açısından büyük önem taşır. Kartal boşanma avukatı, müvekkillerinin haklarını korumak için çalışır.
2. Çekişmeli Boşanma
Eğer eşler boşanmanın koşullarında anlaşamıyorlarsa veya eşlerden biri boşanmak istemiyorsa, açılan dava çekişmeli (anlaşmazlıklı) boşanma davası olacaktır. Çekişmeli boşanmada davacı eş, boşanma talebini kanunda sayılan bir veya birden fazla boşanma sebebine dayandırarak ispat etmek durumundadır. Davalı eş ise iddiaları kabul etmeyip savunma yapar; hatta karşı boşanma davası açarak (veya karşı dava dilekçesi vererek) diğer eşi kusurlu bulup boşanmayı kendi lehine talep edebilir. Bu yönüyle çekişmeli boşanma davaları, bir bakıma çift yönlü bir uyuşmazlığa dönüşebilmektedir.
Çekişmeli boşanma süreci, anlaşmalı boşanmaya kıyasla çok daha detaylı ve uzun bir yargılama gerektirir. Delillerin toplanması, tanık beyanları, gerektiğinde telefon kayıtları, sosyal medya yazışmaları gibi özel hayatla ilgili verilerin incelenmesi söz konusu olabilir. Örneğin zina iddiasıyla açılan bir boşanma davasında, aldatma olgusunun gerçekleştiği güçlü delillerle ispatlanması gerekir; yahut şiddet ve kötü muamele iddiasıyla boşanma talep eden eş, bu iddiasını darp raporu, tanık veya kamera kayıtlarıyla destekleyebilir.
Çekişmeli boşanmalarda sıkça karşılaşılan bir durum, boşanmanın feri (bağlantılı) taleplerindeki uyuşmazlıktır: Taraflar aslında evlilik birliğinin sonlanması gerektiği konusunda hemfikir olsalar bile, velayet kimin olacak, nafaka miktarı ne olmalı, tazminat ödenmeli mi gibi konularda anlaşamadıklarından dava çekişmeli yürür. Bu durumda mahkeme, her bir talep kalemini ayrı ayrı inceleyip, hakkaniyet ve deliller doğrultusunda bir karar verir. Örneğin anne ve baba her ikisi de çocuğun velayetini talep ediyorsa, mahkeme sosyal inceleme raporları ve çocuğun üstün yararı ilkesi ışığında bir tercihte bulunacaktır.
Çekişmeli boşanma davaları, adliyelerin iş yükü ve tarafların tutumuna göre ortalama 1-2 yıl sürebilmektedir. İstanbul gibi büyük şehirlerde mahkemelerin yoğunluğu nedeniyle duruşmalar arasında aylara varan aralıklar olabilmektedir. Ayrıca çekişmeli davalarda verilen kararlar çoğunlukla temyiz edildiğinden, dosyanın istinaf ve Yargıtay süreçleri ile kesinleşmesi toplamda birkaç yılı bulabilir. Bu nedenle, uzlaşma ihtimali varsa davanın başında arabuluculuk veya müzakere yoluna gitmek tarafların menfaatine olabilir.
Nitekim deneyimli boşanma avukatları, müvekkillerine uzun ve yıpratıcı bir süreç yerine makul tavizler vererek anlaşma yolunu öncelikli olarak değerlendirmelerini tavsiye etmektedir. Bilal Alyar ve ekibi de aile hukuku alanındaki müvekkillerine duyarlılık ve gizlilik ilkeleri çerçevesinde destek olup, boşanma sürecinin taraflar ve çocuklar açısından en az zararla atlatılması için öncelikle dostane çözüm yollarını değerlendirmekte, uzlaşma sağlanamadığı takdirde müvekkillerinin haklarını mahkeme nezdinde kararlılıkla savunmaktadır .
kartal boşanma avukatı ile Boşanma Sebepleri
Türk Medenî Kanunu, boşanma sebeplerini özel sebepler ve genel sebep olarak iki kategoride düzenlemiştir. 22 Kasım 2001 tarihinde kabul edilen 4721 sayılı Türk Medenî Kanunu ile boşanma nedenleri yeniden ele alınmış; kanunun 161 ilâ 165. maddelerinde özel (belirli) boşanma sebepleri, 166. maddesinde ise genel (belirsiz) boşanma sebebi tanımlanmıştır . Özel sebepler, kanunda tek tek sayılmış olan ve gerçekleşmeleri halinde boşanma davasına konu edilebilen durumlardır. Genel sebep ise kanunda açıkça belirtilmeyen, ancak evlilik birliğini temelden sarsan her türlü durumu kapsayan geniş bir gerekçedir. Aşağıda önce TMK m.161-165’teki özel boşanma sebepleri ayrı ayrı incelenecek, ardından m.166’daki genel boşanma sebebi açıklanacaktır.
Özel Boşanma Sebepleri (TMK m.161–165)
Zina (Aldatma)
Türk Medenî Kanunu’nun 161. maddesi uyarınca “Eşlerden biri zina ederse, diğer eş boşanma davası açabilir.” . Zina, evlilik devam ederken eşlerden birinin eşi dışında biriyle isteyerek cinsel ilişkide bulunmasını ifade eder ve kanunda mutlak boşanma sebebi olarak kabul edilmiştir. Zina durumunda sadakatsiz eş yüzde yüz kusurlu sayılır; bu durum diğer eş için evlilik birliğini sürdürmeyi beklenmez kılar.
Kanun, zinaya dayalı boşanma davası açabilmek için iki zaman aşımı süresi öngörmüştür: Aldatan eşi affetmemiş olan mağdur eş, zina fiilini öğrendiği andan itibaren 6 ay içinde dava açmalıdır; her halde fiilin üzerinden 5 yıl geçmesiyle dava hakkı düşer . Zaman aşımı süresi geçtikten sonra zinaya dayanılarak boşanma istenemez. Ayrıca kanun “affeden tarafın dava hakkı yoktur” diyerek, eşini affeden kişinin bu olguyu sonradan dava nedeni yapamayacağını hükme bağlamıştır .
Uygulamada zina, ispatı zor olabilen bir vakıa olduğundan genellikle dolaylı delillerle kanıtlanır. Örneğin, eşinin başka biriyle uzun süre aynı evde kaldığını, birlikte tatile gittiğini, otel kayıtlarını, başkaları yanında uygunsuz samimi davranışlar sergilediğini ortaya koyan tanık ifadeleri, fotoğraflar, mesajlar zinayı ispatta kullanılabilir. Yargıtay, telefon görüşme kayıtları ve otel kayıtları gibi delilleri de zinanın ispatında kabul etmektedir.
Aldatma olgusunun ispatı halinde hakim kusurlu eşin maddi ve manevi tazminat ödemesine karar verebilir (karşı taraf talep etmişse). Ayrıca zina yapan eş, yasada öngörülen “kusurlu eş lehine yoksulluk nafakasına hükmedilemeyeceği” kuralı gereğince, boşanma sonrası yoksulluk nafakası talep edemez . Zinaya dayalı boşanma davalarında Mahkeme, mümkün olduğunca hızlı yargılama yapmaya özen gösterir, zira tarafların bir arada tutulması beklenemeyecek bir durum söz konusudur.
Zina nedeniyle boşanma davalarında süre sınırlaması Anayasa Mahkemesi tarafından da değerlendirilmiştir. Özellikle zina fiilinin üzerinden 5 yıl geçmesiyle dava hakkının düşmesine ilişkin TMK 161/1 hükmü, bazı durumlarda aldatılan eşin fiili çok geç öğrenmesi halinde hak kaybına yol açtığı iddiasıyla Anayasa’ya aykırılık itirazına konu olmuştur. Ancak Anayasa Mahkemesi 25.12.2024 tarih ve 2024/83 E., 2024/227 K. sayılı kararında, 5 yıllık hak düşürücü sürenin Anayasa’ya aykırı olmadığına ve itirazın reddine karar vermiştir .
Gerekçede, kanun koyucunun zinanın üzerinden uzun süre geçtikten sonra boşanma tehdidinin sürekli gündemde kalmasını önlemek amacıyla bu süreyi öngördüğü, bunun “kusurlu eş lehine bir koruma” olmayıp evlilik birliğinin hukuki güvenliği açısından getirildiği vurgulanmıştır. Netice itibariyle zinaya dayanarak boşanma davası açacak eş, kanunda belirtilen süre sınırlamalarına riayet etmek durumundadır.
kartal boşanma avukatı ile Hayata Kast, Pek Kötü veya Onur Kırıcı Davranış
TMK m.162’de düzenlenen bu bent, eşin hayatına kast etmesi (öldürmeye teşebbüs), eşe karşı pek kötü muamelede bulunması (fiziksel şiddet, işkence düzeyinde kötü davranış) veya eşin ağır derecede onur kırıcı davranış sergilemesi (sürekli hakaret, ağır tehdit, küçük düşürücü söz ve eylemler) hallerini kapsamaktadır .
Kanun bu fiilleri tek bir maddede toplamış ve bu tür ağır ihlallerin varlığında mağdur eşe boşanma davası hakkı tanımıştır. Örneğin, eşini öldürmeye kalkışan veya intihara zorlayan bir kişi, TMK 162 kapsamında hayata kast nedeni ile mutlak kusurlu sayılır. Keza, eşine sistematik şekilde dayak uygulayan, ciddi fiziksel şiddet uygulayan veya onu insan onuruyla bağdaşmayacak şekilde aşağılayan kişi de bu kapsamdadır.
Hayata kast veya onur kırıcı davranış sebebiyle boşanma davasında da zina benzeri hak düşürücü süreler öngörülmüştür. Mağdur eş, bu sebepleri öğrendikten sonra 6 ay içinde ve fiilin üzerinden her halde 5 yıl geçmeden davayı açmalıdır; ayrıca fail eşi affetmemiş olmalıdır . Aksi halde dava hakkı kaybolur. Bu kural, mağdur eşin uzun süre bekleyip durumu kabullenmiş sayılmasını ön görmeye yöneliktir.
Yargı uygulamasında eşe şiddet olgusu, boşanma davalarında en sık karşılaşılan sebeplerden biridir. Fiziksel şiddet doktor raporu (darpa ilişkin adli rapor), tanık beyanları veya kolluk tutanakları ile ispatlanabilir. Psikolojik şiddet ve ağır hakaretler ise tanıklar veya yazılı delillerle ortaya konur. Örneğin, eşini sürekli aşağılayan, küfür eden bir eşin gönderdiği mesajlar delil olabilir. Yargıtay, tek bir ciddi şiddet vakasının dahi boşanma için yeterli olabileceğini, zira evlilikte can güvenliğinin ve saygının olmazsa olmaz olduğunu vurgulamıştır .
Bir Yargıtay kararında, kocanın eşine yönelik pek fena muamele ve hayatına kast fiillerinin sabit olduğu durumda, kadının boşanma davasının kabulünün doğru bulunduğu belirtilmiştir . Bu içtihatlar, şiddet mağduru eşlerin haklarının yargı mercilerince titizlikle korunduğunu göstermektedir.
Suç İşleme ve Haysiyetsiz Hayat Sürme
TMK m.163’e göre eşlerden biri küçük düşürücü bir suç işler veya haysiyetsiz bir hayat sürer ve bu sebeplerle onunla birlikte yaşaması diğer eşten beklenemez hale gelirse, diğer eş her zaman boşanma davası açabilir . Bu bent, aslında iki ayrı durumu içerir:
- Küçük düşürücü suç işleme: Eşin yüz kızartıcı veya toplum nazarında utanç verici addedilen bir suçtan mahkum olmasıdır. Örneğin, dolandırıcılık, hırsızlık, rüşvet, çocuk istismarı gibi suçlar bu kapsama girebilir. Eski Medeni Kanun’da “terzil edici cürüm” terimi kullanılmışken yeni kanunda “küçük düşürücü suç” ifadesi tercih edilmiştir . Önemli olan, suçun niteliği nedeniyle diğer eş için evliliğin katlanılamaz hale gelmesidir. Yani suçun aile hayatına yansıyan ağır bir boyutu olmalıdır.
- Haysiyetsiz hayat sürme: Eşin genel ahlak ölçülerine aykırı, toplumca ayıplanan sürekli bir yaşam tarzı benimsemesidir. Örneğin sürekli fuhuş yapmak, kumar bağımlılığı nedeniyle aileyi sefalete sürüklemek, uyuşturucu satıcılığı yapmak gibi davranışlar haysiyetsiz hayat sürme olarak değerlendirilir. Burada önem taşıyan husus, bu yaşayış biçiminin süreklilik göstermesidir; yoksa tek seferlik bir yanlış davranış “hayat sürme” biçimi olarak nitelendirilemez.
TMK 163’te sayılan bu sebeplere dayanarak boşanma davası açmak için kanun herhangi bir süre sınırlaması getirmemiştir (“her zaman dava açılabilir” denmiştir). Bu durum, söz konusu fiillerin evlilik üzerinde yarattığı etki devam ettiği sürece dava hakkının saklı olduğunu gösterir. Örneğin eşinin işlediği küçük düşürücü suçtan utanç duyan bir kişi, bunu öğrendikten yıllar sonra dahi evliliği sürdürmenin kendisi için çekilmez hale geldiğini ileri sürüp boşanma talep edebilir.
Uygulamada küçük düşürücü suç işleme halinin varlığı genellikle kesinleşmiş ceza mahkemesi kararı ile anlaşılır. Eşin ağır bir suçtan hüküm giydiği belgelendiğinde, diğer eşin bununla yaşamasının beklenemeyeceği kabul edilir. Haysiyetsiz hayat sürme ise olgusal olarak ispatlanmalıdır; tanıklar, fotoğraf ve video kayıtları, kolluk kayıtları bu konuda delil teşkil edebilir.
Yargıtay 2. Hukuk Dairesi, eski bir kararında “küçük düşürücü suç” kavramının geniş yorumlanması gerektiğini, sadece yüz kızartıcı suçlarla sınırlı görülmeyip aile birliğini sarsacak nitelikteki cürümleri de kapsadığını belirtmiştir . Aynı şekilde, ahlaka aykırı yaşam süren eşin varlığı halinde diğer eşin dava açma hakkı olduğu vurgulanmaktadır .
Terk (Evi Terketme)
Terk, kanunda sayılan bir diğer özel boşanma sebebidir (TMK m.164). Eşlerden biri, evlilikten kaynaklanan yükümlülüklerini yerine getirmemek maksadıyla diğer eşi bırakıp giderse veya haklı bir sebep olmaksızın ortak konuta dönmezse, diğer eş belirli koşullar altında boşanma davası açabilir . Terk nedeniyle boşanma davasının hüküm ifade edebilmesi için şu şartlar aranır:
- Terk fiili en az 6 ay sürmüş olmalıdır. Yani terkeden eşin ortak konutu bırakmasının üzerinden en az altı ay geçmelidir. Bu sürenin dolmasıyla terk olgusu hukuken önem kazanır.
- Terk edilen eş, aile mahkemesine başvurarak terk eden eşe ihtar çekilmesini sağlamalıdır. İhtar, mahkeme veya noter aracılığıyla gönderilen ve terk eden eşe iki ay içinde eve dönmezse sonuçlarına katlanacağı uyarısını içeren resmi bildirimdir . Kanun, 4 aylık ayrılık süresi dolmadan ihtar isteminin yapılamayacağını, ihtardan sonra da en az 2 ay geçmesi gerektiğini düzenlemiştir .
- İhtar çekildikten sonraki 2 ay içinde de eş eve dönmezse, terk olayının üzerinden toplam en az 6+2=8 ay geçtiğinde boşanma davası açılabilir hale gelir .
Terk, sık rastlanmasa da hukuki olarak ayrıntılı şartlara bağlanmış bir boşanma sebebidir. Örneğin eşlerden biri evi terk etmiş ancak daha 3 ay geçmeden dava açılmışsa, süre koşulu oluşmadığından dava reddedilecektir. Yine, ihtar prosedürü usulünce yapılmazsa (örneğin eşin adresine tebliğ edilemezse ilan yapılması gerekebilir) dava şartı gerçekleşmemiş sayılır. Bu nedenle terk sebebiyle boşanma davalarında usul adımlarının doğru atılması çok önemlidir.
Terk eden tarafın aslında evden fiziksel olarak giden kişi olması da şart değildir; ortak konutu terk etmeye zorlayan veya haklı sebep olmadan eşinin eve dönmesini engelleyen taraf da kanunen terk etmiş sayılır . Örneğin kocasıyla ciddi geçimsizlik yaşayan bir kadın, evi terketmiş olsa bile eğer aslında kocanın baskı ve şiddeti sonucu evden ayrılmak zorunda kalmışsa, terk edenin koca olduğu kabul edilebilir. Kanun bu gibi durumlara özellikle ikinci fıkrada değinmiş ve adeta “terk ettiren eş de terk etmiş sayılır” demiştir .
Terk nedeniyle boşanmada dava hakkı, eşin geri dönmemesiyle doğar ve hak düşürücü süre yoktur; terk fiili ve sonuçları devam ettiği müddetçe dava açılabilir. Ancak eş dönerse veya eşini eve dönmesi için haklı bir nedeni olduğu anlaşılırsa (örneğin şiddetten kaçmak için evi terk etmişse), terk sebebine dayanarak boşanma kararı verilmez. Yargıtay, terk sebebiyle açılan davalarda şekil şartlarına (ihtarın usulüne uygun olup olmadığına) özel önem atfetmektedir. Terk ihtarı, kanuna uygun olarak yapılmamışsa davanın reddi gerektiği içtihatlarda vurgulanmıştır. Bu sebeple, terk nedeniyle boşanmada hukuki prosedür bir boşanma avukatının yardımıyla dikkatlice yürütülmelidir.
Akıl Hastalığı
TMK m.165’te düzenlenen son özel sebep, akıl hastalığı sebebiyle boşanmadır. “Eşlerden biri akıl hastası olup da bu yüzden ortak hayat diğer eş için çekilmez hale gelirse ve hastalığın geçmesine olanak bulunmadığı resmî sağlık kurulu raporuyla tespit edilirse, bu eş boşanma davası açabilir.” şeklindeki yasal düzenleme, üç unsuru bir arada arar:
- Eşlerden birinin akıl hastası olması (ruhi hastalık veya akıl sağlığının ciddi düzeyde bozuk olması),
- Bu hastalığın diğer eş bakımından ortak yaşamı çekilmez kılması,
- Hastalığın iyileşme ihtimalinin olmadığına dair tam teşekküllü bir devlet hastanesinden veya resmi sağlık kurulundan alınmış rapor bulunması.
Bu şartlar gerçekleştiğinde, akıl hastası eş kusurlu olmasa dahi, diğer eşin hayatını aşırı zorlayan bir durum olduğundan boşanmaya hükmedilebilir. Örneğin eşlerden biri ileri derecede şizofreni ya da ağır demans hastası ise ve bu durum evlilik birliğini fiilen anlamsız kılıyorsa, sağlıklı eş bu nedene dayanarak boşanma talep edebilir. Burada ahlaki olarak dikkat edilen husus, sırf hafif veya tedavi edilebilir bir rahatsızlık yüzünden değil, gerçekten tedavisi imkânsız ve birlikte yaşamayı imkânsız kılan durumlarda bu yolun açılmasıdır.
Akıl hastalığı sebebiyle boşanma davasında kanun herhangi bir süre öngörmemiştir; hastalığın devam ettiği her zaman dava açılabilir. Davada en kritik delil, resmi sağlık kurulu raporudur. Bu raporda, hastalığın tıbben iyileşmesinin beklenmediği açıkça belirtilmelidir. Mahkeme, genellikle Adli Tıp Kurumu’ndan veya üniversite hastanelerinden bu konuda rapor alır. Rapor olumlu gelirse ve diğer koşullar da kanıtlanmışsa boşanmaya karar verilir. Rapor olumsuzsa (örneğin “tedaviye yanıt verebilir” deniyorsa) dava reddedilir.
Akıl hastalığı nedeniyle boşanmada, hasta eş kusur atfedilen taraf olarak değerlendirilmez. Bu nedenle hasta eşin nafaka veya tazminat yükümlülüğü genelde doğmaz; tam aksine, hâkim gerekli görürse hasta eş yararına uygun bir nafaka bile takdir edebilir. Zira burada amaç, diğer eşin de hayatını idame ettirebilmesine imkân sağlamaktır.
Genel Boşanma Sebebi (Evlilik Birliğinin Sarsılması – TMK m.166)
Genel boşanma sebebi, halk arasında “şiddetli geçimsizlik” olarak bilinen, kanunun 166. maddesinde düzenlenen evlilik birliğinin temelinden sarsılması halidir. Kanun, somut hiçbir sebep olmasa bile, “Evlilik birliği, ortak hayatı sürdürmeleri kendilerinden beklenmeyecek derecede temelinden sarsılmış olursa” eşlerden her birinin boşanma davası açabileceğini belirtmiştir . Bu hüküm, evlilik içinde ortaya çıkabilecek sayısız geçimsizlik ve anlaşmazlık hâllerinin kanunda tek tek sayılmasının mümkün olmaması nedeniyle, genelde boşanma nedeni olarak esnek bir madde oluşturma ihtiyacından doğmuştur.
Evlilik birliğinin sarsılması sebebine dayalı boşanma davasında, davacı eş evliliğin çekilmez hale geldiğini kanıtlamak durumundadır. Bu kapsamda, özel bir sebep aranmaksızın, evlilik boyunca yaşanan ciddi geçimsizlikler, sürekli tartışma, ilgisizlik, sevgisizlik, güven sarsıcı davranışlar, ekonomik geçimsizlik, aile büyüklerinin aşırı müdahalesi gibi pek çok olgu ileri sürülebilir. Yargıtay, “ortak hayatı temelinden sarsan olaylar” kavramının geniş olduğunu, her evlilik için farklı değerlendirilmesi gerektiğini vurgular.
Örneğin bir davada, eşinin sorumsuz davranışlarından, evle ilgilenmemesinden ve aşırı borçlanmasından bunalan bir kişinin davasında mahkeme evliliğin temelinden sarsıldığına kanaat getirebilir. Bir başka davada, tarafların kültür ve değer ayrılıkları nedeniyle sürekli çatışma yaşamaları, güven duygusunun kalmaması da bu kapsama girebilir.
Kanun, evlilik birliği temelinden sarsılmışsa boşanmaya karar verilebilmesi için, davalının kusurunun daha ağır olması veya en azından eşit kusurlu olunması gerektiğini içtihatlar yolu ile ortaya koymuştur. Kusur ilkesi, özellikle davalının tamamen kusursuz olduğu ve davacı eşin ağır kusurlu olduğu hallerde hakimin boşanma kararı vermemesini gerektirir.
Örneğin evlilikte tüm kusur davacıda ise ve davalı boşanmak istemiyorsa, hakim boşanmaya hükmetmeyebilir (TMK 166/2). Ama bu kuralın istisnası da mevcuttur: Ortak hayatın yeniden kurulması artık imkânsız hale gelmişse, hakim bu durumda boşanmaya hükmedebilir . Uygulamada tamamen kusursuz eş çok nadir görülür; çoğu evlilikte her iki tarafın da az veya çok kusuru bulunur.
TMK 166’nın özellikle üçüncü fıkrası anlaşmalı boşanmayı düzenlemekteydi ki bunu yukarıda ele aldık. Dördüncü fıkra ise özel bir durumu düzenler: Eşlerin açtığı boşanma davası reddedilmiş ve karar kesinleşeli 3 yıl geçmiş olmasına rağmen taraflar ortak hayatı yeniden kuramamışlarsa, bu durumda fiili ayrılık nedeniyle evlilik birliği temelinden sarsılmış kabul edilir ve yeni bir dava ile boşanmaya karar verilir. Bu hüküm, uzun süre ayrı kalan eşlerin kağıt üzerinde evli kalmaya zorlanmaması amacı taşır.
Evlilik birliğinin sarsılması nedeni, boşanma davalarının en yaygın dayanağıdır. Zira özel sebepler (zina, terk vb.) somut olarak kanıtlanamadığında veya mevcut olmadığında, taraflar genellikle yaşadıkları çatışmaları bu genel sebebe dayandırırlar. Mahkemeler de evlilik ilişkisinin dinamiklerini göz önüne alarak, gerçekten evlilik birliğinin devamının taraflar için çekilmez olup olmadığını takdir ederler. Bu takdirde çocukların yüksek yararı, toplum düzeni ve benzeri hususlar da göz önüne alınır. Unutulmamalıdır ki Türk hukukunda boşanma kararı ancak mahkeme tarafından verilir; tarafların anlaşması tek başına boşanmayı gerçekleştirmez (hakim onayı şarttır).
Genel sebeple açılan davalarda hakim bazen kusur dağılımı yaparak boşanmaya hükmeder ve kusurun ağırlığına göre tazminata veya nafakaya karar verir. Örneğin tarafların ikisi de eşit kusurluysa boşanma gerçekleşebilir ama her ikisi de birbirinden manevi tazminat talep edemez (çünkü birinin diğeri üzerinde daha ağır kusurundan söz edilemez).
Yargıtay içtihatları, evlilik birliğinin sarsılması kavramını somutlaştıran pek çok örnek sunar. Örneğin bir kararında Yargıtay, “evlilik birliğinin, ortak hayatı sürdürmeleri kendilerinden beklenmeyecek derecede temelinden sarsıldığı” hususunu evlilikte güven bağının tamamen kopması, tarafların birbirine sevgisinin ve saygısının kalmaması durumları için kullanmıştır . Bir diğer kararda, sürekli ve şiddetli geçimsizlik nedeniyle birlikte yaşamanın her iki eş için de ıstırap haline geldiği tespit edilerek boşanma onanmıştır. Kısacası genel sebep, hayatın içinden çok çeşitli olgularla ispatlanabilen esnek bir yapıya sahiptir.
kartal boşanma avukatı ile Çocukların Velayeti ve İletişim Düzeni
Velayet, boşanma halinde ortak çocukların kimin yanında kalacağını ve onların bakımını kimin üstleneceğini belirleyen hukuki statüdür. Türk Medenî Kanunu’na göre boşanma durumunda hakim, ortak çocukların velayetini eşlerden birine vermek zorundadır (anne veya baba). İlke olarak, anne ve baba evli iken velayet ortak kullanılır; boşanmayla birlikte velayet tek ebeveyne verilir, diğerine ise çocukla kişisel ilişki kurma hakkı tanınır (genellikle görüş günleri şeklinde). Taraflar anlaşmalı boşanmada velayet konusunda mutabakata varsa da hakimin çocuğun menfaati gereği bu konuda takdir yetkisi saklıdır; gerekli görürse protokolde değişiklik talep edebilir .
Velayet kararlarında temel rehber ilke, çocuğun üstün yararı ilkesidir. Nitekim Yargıtay’ın yerleşik içtihatlarında “Velâyet ve kişisel ilişki düzenlenirken göz önünde tutulması gereken temel ilke, çocuğun üstün yararıdır” denilmiştir . Birleşmiş Milletler Çocuk Haklarına Dair Sözleşme hükümleri de dikkate alınarak, mahkemeler anne-babanın isteklerinden ziyade çocuğun sağlık, eğitim, bakım ve duygusal ihtiyaçlarına en uygun velayet düzenini sağlamaya çalışırlar .
Genelde, özellikle küçük yaştaki (örneğin 0-6 yaş arası) çocukların anne bakım ve şefkatine daha çok muhtaç olduğu kabul edildiğinden, eğer annede velayetin verilmesine engel teşkil edecek ciddi bir durum yoksa (örneğin çocuğa bakamayacak derecede ağır hastalık, kötü yaşam tarzı, ağır kusur gibi) velayet çoğunlukla anneye verilir. İstatistikler de bu eğilimi desteklemektedir: 2023 yılında boşanma davaları sonucunda çocukların velayetinin %74,9 oranında anneye verildiği, %25,1 oranında babaya verildiği rapor edilmiştir . Bununla birlikte babanın daha uygun ebeveyn olduğu durumlar da mümkündür; örneğin anne psikolojik sorunlar yaşıyorsa veya çocuğa fiziksel zarar verme riski varsa, babanın velayet talebi kabul edilebilir. Her somut olay, kendi şartları içinde değerlendirilir.
Mahkeme velayeti verirken sosyal hizmet uzmanlarının görüşlerinden de yararlanır. Sosyal inceleme raporları, anne-baba ve çocukla görüşülerek hangi ebeveynin bakım için daha elverişli olduğunu, çocuğun düzenini bozmayacak şekilde nasıl bir karar alınması gerektiğini tavsiye eder. Okul çağındaki çocukların pedagog görüşmesinde söyledikleri de (idrak çağındakiler için) dikkate alınır, ancak tek başına belirleyici değildir – yine çocuğun esenliği asıldır .
Velayet verilmeyen ebeveyn için mahkeme kişisel ilişki (görüşme) takvimi belirler. Örneğin babaya her ayın belli hafta sonları çocuğu görme, yatılı alma hakkı verilebilir; okul tatillerinin paylaşımı düzenlenir; bayramlar konusunda dönüşümlü takvim yapılır. Bu görüşme düzeni de çocuğun üstün yararına aykırı olmamalı, çocuğun düzenini sarsmamalıdır.
Boşanma kararından sonra velayet hakkı verilen taraf, çocuğun bakım, eğitim, sağlık gibi konularında tüm karar yetkisine sahip olur. Diğer ebeveyn ise çocukla kişisel ilişki kurma hakkını iyi niyetle kullanmak ve çocuğun gelişimine zarar vermemekle yükümlüdür. Mahkeme ayrıca velayet kendisine verilmeyen tarafın çocuğa nafaka (iştirak nafakası) ödemesine karar verir (aşağıda nafaka kısmında değinilecektir). Velayet düzenlemesi kesin hüküm teşkil etmez; boşanma sonrası koşullar değişirse (örneğin velayet sahibi ebeveynin vefatı, hastalığı, ihmal veya suistimali gibi durumlar) diğer taraf velayetin değiştirilmesi davası açabilir.
Son olarak, boşanma ile velayet kendisine verilen anne, kendi bekarlık soyadını çocuğa verebilir mi sorusu gündeme gelebilir. Türk hukukunda, evlilik dışında doğan çocuk anne hanesinde kayıtlı ise anne soyadı alır; evlilik içinde doğan çocuk ise babanın soyadını taşır. Boşanma halinde çocuk babanın soyadını taşımaya devam eder; ancak Yargıtay içtihatları ve AYM kararları, belirli şartlarda annenin çocuğa kendi soyadını verebilmesine imkân tanımıştır.
Özellikle AYM, 2011 ve 2015 yıllarında verdiği kararlarla boşanmış annelerin çocuğa kendi soyadlarını verebilmelerinin önünü açmıştır. Bu konuda da değerlendirme yapılırken çocuğun menfaati esas alınmaktadır (örneğin annenin soyadını taşımak çocuğun sosyal ilişkilerinde kolaylık sağlayacaksa ve babanın da bu değişiklikle bir zarar görmeyeceği anlaşılıyorsa izin verilebilmektedir).
Nafaka ve Tazminat Talepleri
Boşanma davalarının doğal sonuçlarından biri de nafaka ve tazminat talepleridir. Türk Medenî Kanunu, boşanmanın taraflar açısından doğurduğu mali sonuçları dengelemek için çeşitli hukuki imkânlar tanımıştır:
- Yoksulluk Nafakası: Boşanma yüzünden yoksulluğa düşecek tarafa, kusuru daha ağır olmamak kaydıyla, diğer tarafın mali gücü ölçüsünde ömür boyu (veya yeniden evlenene kadar) nafaka bağlanabilir. Buna yoksulluk nafakası denir (TMK m.175). Genellikle boşanma sonrası geliri veya destekçisi olmayan kadın lehine, erkekten yoksulluk nafakası bağlanması sık görülür; ancak erkek de eğer boşanmayla yoksullaşacak ve kadın daha zengin ise kadın aleyhine nafaka talep edebilir.
- Yargıtay içtihatlarına göre nafaka miktarı takdir edilirken tarafların gelir durumları, hayat standartları, kusur durumları ve enflasyon oranları dikkate alınır. Kusurlu eş, diğerine nafaka ödemek zorunda kalabilir ancak tam kusurlu eş lehine nafaka bağlanmaz (örneğin zina yapan eş, yoksulluk nafakası talep edemez) . Nafaka miktarı yıllar içinde uyarlama davasıyla artırılabilir.
- İştirak Nafakası (Çocuk Nafakası): Velayet kendisine verilmeyen eş, müşterek çocukların bakım ve eğitim masraflarına gücü oranında katkı yapmalıdır (TMK m.182/2). Bu kapsamda mahkeme, velayet sahibi ebeveynin talebiyle diğer ebeveyne iştirak nafakası yükümlülüğü getirir. İştirak nafakası, çocuğun gıda, giyim, sağlık, eğitim gibi giderlerine katkı amacını taşır ve kural olarak çocuk ergin olana kadar devam eder. Hakim, tarafların mali durumlarına göre ve çocuğun ihtiyaçlarına göre makul bir miktarı takdir eder. Örneğin, ortalama bir gelir seviyesinde babanın, 5 yaşındaki bir çocuk için aylık belirli bir nafaka ödemesi yaygın bir uygulamadır. Çocuk büyüdükçe ve ihtiyaçları değiştikçe nafaka arttırılabilir. Eğer çocuk reşit olduktan sonra da eğitimine (üniversite gibi) devam ediyorsa, Yargıtay eğitim süresince iştirak nafakasının devamını mümkün görmektedir.
- Tedbir Nafakası: Boşanma davası açıldığında, dava süresince ekonomik olarak güç durumda kalan eş ve çocuklar için hakim geçici önlemler alır. Bu kapsamda, dava süresince ödenmek üzere tedbir nafakası takdir edilebilir (TMK m.169). Tedbir nafakası, yargılama devam ederken özellikle çalışmayan eş ve çocukların geçimini sağlamayı amaçlar. Boşanma kararı verilip kesinleşene kadar devam eden bu nafaka, kararın kesinleşmesiyle yoksulluk veya iştirak nafakasına dönüşür (devam eden şekilde hükmedildiyse).
- Maddi Tazminat: Boşanma yüzünden mevcut veya beklenen menfaatleri haleldar olan (zarara uğrayan) kusursuz veya daha az kusurlu taraf, karşı taraftan maddi tazminat isteyebilir (TMK m.174/1). Maddi tazminat, örneğin boşanma nedeniyle eşinin maddi desteğinden mahrum kalacak olan, yaşam standardı düşecek olan tarafın uğrayacağı ekonomik kayıpların telafisini hedefler. Miktar somut olaya göre hakim tarafından takdir edilir; talep edenin kusur durumu ve karşı tarafın kusur ağırlığı önem taşır. Örneğin evlilik boyunca çalışmayan ve tamamen eşinin geliriyle geçinen bir kadın, boşanma nedeniyle ciddi ekonomik zorluk yaşayacaksa ve kocası ağır kusurlu ise, hatırı sayılır bir maddi tazminata hükmedilebilir.
- Manevi Tazminat: Boşanmaya sebep olan olaylar neticesinde kişilik hakları saldırıya uğrayan taraf, kusurlu diğer taraftan manevi tazminat talep edebilir (TMK m.174/2). Manevi tazminat, boşanma sürecinde uğranılan elem, üzüntü ve itibar kaybı gibi manevi zararların bir nebze olsun giderilmesi içindir.
- Örneğin aldatılan bir eş, zina yapan eşinden manevi tazminat talep edebilir; şiddet gören bir eş, uğradığı manevi yıkım için tazminat isteyebilir. Manevi tazminat miktarını hakim, tarafların sosyal ve ekonomik durumuna, fiilin ağırlığına, kusur derecelerine göre takdir eder. Yargıtay genelde manevi tazminatın zenginleşmeye yol açmayacak ama tatmin duygusu sağlayacak makul bir meblağ olması gerektiğini vurgular.
Nafaka ve tazminat konularında mahkeme kararları, toplumsal ve ekonomik koşullara göre şekillenir. Hakim, tarafların mali durum araştırmalarını yaptırarak (SGK kayıtları, malvarlığı dökümleri vs. incelenerek) adil bir karar vermeye çalışır. Örneğin çok zengin bir eşin yoksulluk nafakası ödeyeceği durumda, nafaka miktarı diğer eşin temel ihtiyaçlarını rahatça karşılayacak düzeyde yüksek olabilir; buna karşılık ödeme gücü kısıtlı bir eş için daha mütevazı bir nafaka bağlanır.
Boşanma sonrası mali durumlar değişebilir; nafaka alacaklısı evlenebilir, işi olabilir veya nafaka borçlusunun geliri artıp azalabilir. Bu hallerde nafaka miktarının artırılması, azaltılması veya tamamen kaldırılması için ayrı dava açılması mümkündür. Ayrıca nafaka ödemeyen taraf hakkında icra takibi yapılabilir, hatta nafaka sürekli ödenmezse hapis cezası (tazyik hapsi) dahi gündeme gelebilir.
Mal Rejimi ve Mal Paylaşımı
Boşanma ile birlikte gündeme gelen önemli konulardan biri de eşler arasındaki mal rejiminin tasfiyesi meselesidir. 4721 sayılı Türk Medenî Kanunu, 1 Ocak 2002 tarihinden itibaren yasal mal rejimi olarak edinilmiş mallara katılma rejimini kabul etmiştir. Bu rejime göre, evlilik süresince edinilen mallar (gelir karşılığı kazanılanlar) kural olarak eşler arasında yarı yarıya paylaşılacak şekilde değerlendirilmektedir. Eşler evlenirken veya evlilik içinde kanunun izin verdiği şekilde farklı bir mal rejimi (örneğin mal ayrılığı, mal ortaklığı veya paylaşmalı mal ayrılığı) seçmemişlerse, kanunen edinilmiş mallara katılma rejimi geçerli olur.
Edinilmiş mal kavramı, eşlerin çalışmaları veya gelir getirici faaliyetleri sonucu elde ettikleri malvarlığı değerlerini ifade eder (ör. maaşlar, ücretler, emekli ikramiyesi, çalışma karşılığı edinilen taşınmazlar, araçlar vb.). Buna karşılık, kişisel mallar ise evlilikten önceki malvarlığı, miras veya bağış yoluyla gelen kazançlar, manevi tazminat alacakları gibi kanunen kişisel sayılan değerlerdir. Boşanma durumunda, her eş kendi kişisel mallarını alır; edinilmiş malların değeri ise eşit şekilde paylaştırılır. Paylaşım, artık değer denilen hesap üzerinden yapılır: Tarafların edinilmiş mal toplamlarından varsa borçlar çıktıktan sonra kalan değerin yarısı diğer eşe katılma alacağı olarak verilir.
Mal paylaşımı çoğunlukla boşanma davasından bağımsız, ayrı bir mal rejimi tasfiyesi davası ile gerçekleşir. Çünkü boşanma davası sürerken hakim, genelde kusur ve nafaka gibi konularla ilgilenir; malların paylaşımı için ayrı bir muhakeme gerekebilir. Fakat taraflar anlaşmalı boşanmada mal paylaşımı hususunda anlaşırlarsa protokole bunu dahil edebilirler, bu takdirde ayrıca dava açılmasına gerek kalmaz.
Örneğin: Bir evli çiftin, evlilik içinde satın aldıkları bir ev ve bir araba olsun. Evin değeri 1 milyon TL, arabanın değeri 200 bin TL olsun. Eşlerden birinin geliriyle bunlar alınmış olsa bile, edinilmiş mal olarak ikisine de aittir (diğer eş ev hanımı bile olsa). Boşanmada bu malların toplam 1.2 milyon TL değeri farazi olarak yarı yarıya bölünecek, yani her eşe 600 bin TL düşecek şekilde denkleştirme yapılacaktır. Bu, mal paylaşımı davasında detaylı hesaplanır; mesela ev kimin üstündeyse karşı tarafa 600 bin TL alacak hakkı doğabilir veya mallar satılıp bedeli bölüşülebilir.
Mal rejimi tasfiyesi davalarında dikkat edilmesi gereken bazı noktalar:
- Dava, boşanma kararının kesinleşmesinden sonra açılabilir. Boşanma davasıyla birlikte görülemez (ayrık tutulur), ancak bazı hallerde her iki dava birleştirilebilir pratikte.
- Katkı payı, değer artış payı gibi kavramlar gündeme gelebilir. Örneğin eşlerden biri diğerinin malına katkıda bulunduysa (evin alınmasına para vermek gibi), bunun da hesaba katılması gerekir.
- Eşler arası mal sözleşmesi varsa (evlenmeden önce mal ayrılığı sözleşmesi gibi) paylaşım buna göre yapılır.
- Borçlar da paylaşımda etkili olur: Örneğin ev kredisi devam ediyorsa, geri kalan borç düşülerek net değer hesaplanır.
- Kişisel mallar ile edinilmiş malların ayrımı bazen zor olabilir (örneğin miras kalan parayla alınan ev kişisel mal sayılır vs.). Bu konularda Yargıtay kararları yol göstericidir.
Unutulmamalıdır ki mal paylaşımı davası, kendi içinde teknik bir süreçtir ve mülkiyet hakkını ilgilendirir. Boşanma avukatları, müvekkillerinin mal rejiminden doğan haklarını korumak için bu alanda da titiz çalışma yürütürler. Bilal Alyar Hukuk Bürosu da gerektiğinde müvekkilleri adına mal rejimi tasfiyesi davası açarak evlilik boyunca edinilen malvarlığının adil şekilde bölüşülmesini sağlamaya yönelik hukuki desteği sunmaktadır. Özellikle yüksek değerli varlıkların söz konusu olduğu davalarda uzman avukat desteği, hak kayıplarının önlenmesi açısından kritiktir.
Boşanma Davası Ne Kadar Sürer?
Bir boşanma davasının süresi, davanın anlaşmalı mı yoksa çekişmeli mi olduğuna ve mahkemenin iş yüküne bağlı olarak değişkenlik gösterir. Anlaşmalı boşanma davaları, yukarıda da belirtildiği üzere şartları tamamsa genellikle tek duruşmada karara çıkmaktadır. Dava dilekçesinin verilmesiyle genellikle 1-2 ay sonrasına duruşma günü verilir; duruşmada taraflar hazır bulunup protokol onaylanır ve aynı gün hüküm tesis edilir. Eğer taraflar kararı temyiz etmeyeceklerini beyan ederlerse, kararın kesinleşmesi birkaç haftada tamamlanır. Bu durumda toplam süreç 2-3 ay gibi kısa bir sürede sonuçlanabilir.
Çekişmeli boşanma davaları ise çok daha uzun sürme potansiyeline sahiptir. İstanbul gibi büyük şehirlerde bir boşanma davasının ilk derece mahkemesinde sonuçlanması ortalama 12-24 ay sürebilmektedir. Bunun temel nedeni, duruşmalar arasındaki sürelerin uzun olması (mahkeme yoğunluklarından ötürü duruşmalar genellikle 3-4 ay arayla verilebiliyor) ve delil toplama işlemlerinin zaman almasıdır.
Örneğin bir duruşmada tanıklar dinlenir, sonraki duruşmaya başka tanıklar veya karşı tarafın tanıkları; daha sonra sosyal inceleme raporu beklenir, bilirkişi raporları alınır vs. Tüm bu işlemler derken aylar geçebilir. Eğer taraflar arasındaki çekişme çok fazlaysa ve her detay itiraz konusu oluyorsa süreç uzama eğilimindedir.
İlk derece mahkemesi kararını verdikten sonra istinaf (Bölge Adliye Mahkemesi) aşaması da dikkate alınmalıdır. Taraflardan biri kararı istinafa taşıdığında, bölge adliye mahkemesinin dosyayı ele alıp karar vermesi genellikle 6-12 ay sürer (bölge mahkemesinin iş yoğunluğuna göre değişir). Eğer dosya oradan da Yargıtay’a giderse (temyiz edilirse),
Yargıtay incelemesi de yine 6 ay ile 1-2 yıl arasında bir zaman alabilir. Son yıllarda istinaf mahkemelerinin kurulmasıyla Yargıtay’ın iş yükü azalmakla birlikte, bazı dosyaların yüksek mahkemede inceleme süresi uzayabilmektedir. Ancak 2023’te yürürlüğe giren bir düzenleme ile aile hukukundan kaynaklanan bazı kararların temyiz yolu kapatılarak (örneğin nafaka ara kararları), süreçlerin kısaltılması amaçlanmıştır.
Özetle:
- Anlaşmalı boşanma: 1-3 ay (kesinleşme dahil).
- Çekişmeli boşanma: 1-2 yıl (ilk derece), istinaf ve temyiz ile birlikte toplamda 2-4 yıla kadar uzayabilir.
Tabii her somut davanın kendine özgü dinamikleri olduğunu unutmamak gerekir. Bazı çekişmeli davalar 6 ayda bitirilebilirken (örneğin tarafların delilleri az ve meseleler basitse), bazıları 5 yıl sürebilir (çok sayıda tanık, karmaşık mal paylaşımı, yabancı unsurlu davalar vs. içeriyorsa). Mahkemelerin iş yükü faktörü de kritiktir; Kartal’daki Anadolu Adliyesi yoğun bir adliye olduğu için duruşma tarihleri nispeten ileri verilebilmektedir. Tarafların duruşmalara mazeretsiz gelmemesi, tebligat sorunları gibi usulî sıkıntılar da süreyi uzatır.
İşlerin hızlanması için, taraf avukatlarının da usule uygun ve zamanında işlem yapmaları önemlidir. Örneğin tanıkların tek celsede dinlenebilmesi için hazır edilmesi, tebligat adreslerinin doğru verilmesi, mahkeme ara kararlarının zamanında yerine getirilmesi gibi konulara özen gösterilmelidir. Deneyimli boşanma avukatları, süreci hızlandırmak adına gerekli proaktif adımları atarak davanın makul sürede sonuçlanmasına katkı sunarlar.
Kartal’da Boşanma Davası: Yetkili Mahkeme ve İşleyiş
Yukarıda yetki konusunda belirtilmiş olmakla birlikte, Kartal ilçesinde boşanma davası açmayı planlayan kişiler açısından konuyu özetleyelim: İstanbul Anadolu Yakası’nda ikamet edenler veya son altı ay burada birlikte oturmuş olanlar için boşanma davalarında yetkili mahkeme Kartal’daki İstanbul Anadolu Aile Mahkemeleri olacaktır . İstanbul Anadolu Adliyesi, Kartal ilçesi sınırları içinde Cevizli semtinde bulunan devasa bir adliye kompleksidir. Bu adliye içerisinde Aile Mahkemesi sıfatıyla görev yapan birçok mahkeme dairesi vardır (Örneğin Anadolu 3. Aile Mahkemesi, 4. Aile Mahkemesi vb.). Davanız, içerde otomatik tevzi sistemiyle bu mahkemelerden birine düşecektir.
Kartal’daki Aile Mahkemelerinin işleyişi, genel olarak Türkiye’deki diğer aile mahkemeleriyle aynıdır. Dava dilekçenizi Anadolu Adliyesi tevzi bürosuna verdiğinizde dosya numarası alır ve ilgili mahkemeye yönlendirilir. Duruşmalar Kartal Adliyesi’nde ilgili mahkeme salonlarında görülür. Bu adliyede özellikle Aile Mahkemesi sayısı fazla olduğundan, dosyaların biraz daha hızlı işlediği söylenebilir, ancak yine de büyükşehir olmasından kaynaklı iş yoğunluğu mevcuttur.
Kartal’da boşanma davası açarken dikkat edilmesi gereken pratik bir husus, adres bildiriminin doğru yapılmasıdır. Zira İstanbul gibi yerde eşlerin farklı semtlere taşınmış olması muhtemeldir; davalının tebligat adresinin güncel olduğundan emin olunmalıdır. Anadolu Adliyesi, modern bir yapıya sahip olup dosya süreçlerini UYAP sistemi üzerinden de şeffaflıkla yürütmektedir; e-devlet üzerinden dosya takibi yapılabilir.
Kartal boşanma davaları bağlamında, burada bulunan mahkemelerin uygulamasına dair bazı gözlemler: Mahkemeler genellikle ilk duruşmaya ön inceleme duruşması yapıp gerekirse aynı celse tahkikata geçebilmektedir. Sosyal İnceleme Raporu gerekiyorsa Adliye’nin Adli Destek ve Mağdur Hizmetleri birimi (ADSM) üzerinden uzmanlar görevlendirilmektedir. Kartal’daki Aile Mahkemeleri, özellikle nafaka ve velayet konusunda Yargıtay içtihatlarına oldukça bağlı kararlar vermektedir. Örneğin, çalışmayan eşe yoksulluk nafakası bağlama eğilimi, çocuk küçükse anneye velayet verme yönündeki genel ilke, bu mahkemelerin kararlarına da yansır.
Mahkeme işlemleri Türkçe yürütüldüğünden, Türkçe bilmeyen taraf varsa tercüman getirilmeli; Kartal bölgesinde yaşayan yabancı uyruklu eşler söz konusu ise tercüman temini Adliye aracılığıyla da yapılabilir. Anadolu Adliyesi ferah bir mekan olmakla birlikte oldukça kalabalık olabilmektedir; duruşma saatinden biraz erken gidip salona giriş yapmak stresten kaçınmak için faydalıdır.
Sonuç olarak, Kartal’da boşanma davası açmak diğer yerlere nazaran prosedür olarak farklı değilse de, yer itibariyle büyük bir adliyede işlerin yürümesi anlamına gelir. Bu nedenle yerel alışkanlıkları bilen, Kartal adliyesinin iş akışına aşina bir boşanma avukatıyla çalışmak avantaj sağlar. Avukat Bilal Alyar da İstanbul Anadolu Adliyesi’nde görülen boşanma davalarında deneyimli olup, Kartal ve çevresinde ikamet eden müvekkillerine bu alanda profesyonel destek sunmaktadır.
Kartal Boşanma Avukatının Rolü ve Hizmetleri
Boşanma gibi aile hayatının en kritik dönemeçlerinden birinde, iyi bir boşanma avukatı ile çalışmak sürecin sağlıklı ve hak kaybı olmadan tamamlanmasının anahtarıdır. Peki bir Kartal boşanma avukatı ne tür hizmetler sunar, rolü nedir?
İlk olarak, boşanma avukatı müvekkiline hukuki danışmanlık sağlar. Boşanma kararı alma aşamasında olan biri için hukukî durumunu anlamak çok önemlidir. Avukat, müvekkile boşanma gerekçelerinin hukuki zemini, güçlü ve zayıf yanları konusunda bilgi verir. Örneğin hangi boşanma sebebine dayanılmasının daha doğru olacağını, eldeki delillerin ne ölçüde yeterli olacağını değerlendirir. Kişinin özel durumuna göre nafaka talep edip edemeyeceğini, tazminat isteyip isteyemeyeceğini öngörür. Çocuk varsa velayet için hangi kriterlerin etkili olacağını anlatır. Bu şekilde, henüz dava açılmadan müvekkil bir yol haritasına sahip olur.
Bir boşanma avukatının ikinci önemli rolü, dava dilekçelerinin hazırlanması ve sürecin yürütülmesidir. Hukukî dile hakim, tecrübeli bir avukat dava dilekçesini kanunun aradığı şekil şartlarına uygun, müvekkilinin taleplerini net ortaya koyan, dayanaklarını yasal maddelerle destekleyen şekilde yazar. Aynı şekilde davalı taraf avukatı ise cevap dilekçesiyle iddialara yanıt verir, karşı delilleri sunar. Devamında dilekçelerin teatisi aşamasında (cevaba cevap, ikinci cevap gibi) tüm savunma ve talepler usulüne uygun sunulur. Bu yazılı aşama, davanın temelini oluşturur; iyi kurgulanmış bir dava dilekçesi ve stratejisi, davanın başarı şansını artırır.
Avukat, müvekkili adına mahkeme nezdinde temsil görevi üstlenir. Duruşmalarda müvekkil adına söz alır, beyanda bulunur, karşı tarafın ileri sürdüğü iddialara cevap verir, hakimin sorularını yanıtlar. Özellikle çekişmeli boşanma davalarında duruşmalarda yapılan savunmalar, tanık sorguları vb. sonuca etki edebilir.
Deneyimli bir boşanma avukatı, karşı tarafın iddialarındaki tutarsızlıkları ortaya çıkararak hakimin kanaatine yön verebilir; örneğin tanıkları çapraz sorguya tabi tutarak gerçeği ortaya koyabilir. Aynı zamanda müvekkilinin söylemesi gereken hususları önceden hazırlayarak, mahkemede gereksiz beyanlardan kaçınılmasını sağlar (zira bazen öfke veya üzüntüyle kişiler kendi davasına zarar verecek sözler edebilmektedir, avukat bunun önüne geçer).
Delil toplama ve sunma da boşanma avukatının kritik bir işlevidir. Müvekkilin sağladığı delillerin hukuka uygun şekilde dosyaya konulması, gerekirse yeni deliller elde edilmesi (örneğin ihtiyati tedbir ile telefon kayıtlarının celbi talebi, hastane raporlarının getirilmesi vs.) avukatın takip edeceği işlerdendir.
Özellikle nafaka ve mal paylaşımı boyutunda, karşı tarafın mal kaçırmasını önleyici tedbirler (örneğin tapuya, bankalara tedbir yazıları) almak gerekebilir. Boşanma avukatı, müvekkili lehine ihtiyati tedbirler talep ederek dava sonuçlanıncaya dek müvekkilin haklarını korumaya çalışır. Örneğin şiddet görmüş müvekkili için koruma kararı (6284 sayılı Kanun kapsamında uzaklaştırma kararı) aldırmak da öncelikli bir adımdır.
Bilal Alyar ve ekibi bu kapsamda, aile hukuku alanındaki bilgi birikimi ve tecrübesiyle, Kartal bölgesindeki müvekkillerine boşanma sürecinin en başından itibaren profesyonel destek sunmaktadır. Boşanma davalarında gizlilik ve hassasiyet büyük önem taşıdığı için, Bilal Alyar Hukuk Bürosu her bir müvekkilin kişisel durumunu özenle ele almakta, mahremiyete riayet etmektedir .
Ofis, mümkün olan durumlarda öncelikle arabuluculuk ya da müzakere yoluyla tarafların uzlaşmasını hedeflemekte; bu sayede çiftlerin hem maddi hem manevi olarak yıpranmadan anlaşmalı boşanmalarını sağlamaya çalışmaktadır . Anlaşma sağlanamadığı takdirde ise, müvekkilin haklarını en etkin biçimde korumak üzere dava yoluna gidilerek kararlı bir temsil üstlenilmektedir .
Kartal boşanma avukatı, sadece davanın görülmesi esnasında değil, karar sonrasında da müvekkiline yol gösterir. Boşanma kararının nüfusa tescili, nüfus kayıtlarının güncellenmesi, varsa nafaka ödemelerinin takibi gibi konularda da rehberlik eder. Ayrıca karar sonrasında icra takibi (nafaka icrası gibi) gerekirse bunu yürütür. Müvekkil, boşanmanın hukuki sonuçları hakkında her adımda bilgilendirilir.
Özetlemek gerekirse, Kartal boşanma avukatı; müvekkilinin boşanma sürecini en az stres ve kayıpla atlatması için gereken tüm hukuki çabayı gösteren, haklarını bilgisi ve tecrübesiyle savunan, aile hukukunun hem mevzuatına hem uygulamasına hakim bir profesyoneldir. Boşanma gibi hayatın zor bir döneminde doğru avukatla çalışmak, sonucun adil ve tatmin edici olması açısından vazgeçilmezdir.
Kartal Boşanma Avukatı Seçerken Nelere Dikkat Etmeli?
Kartal boşanma avukatı, boşanma sürecinin her aşamasında destek sunarak sürecin sağlıklı bir şekilde ilerlemesini sağlar.
Kartal boşanma avukatı ile yapılan işbirliği, müvekkillerin hukuki haklarının korunmasına büyük katkı sağlar. Kartal boşanma avukatı, süreç boyunca destek sunarak müvekkillerine rehberlik eder.
Boşanma sürecine girecek kişiler için kritik kararlardan biri de kendilerini temsil edecek avukatı seçmektir. Kartal boşanma avukatı seçimi yaparken şu hususlara dikkat edilmesi önerilir:
- Aile Hukuku Uzmanlığı: Hukuk çok geniş bir alan olduğundan, boşanma davanızda tercihen ağırlıklı olarak aile hukuku ile ilgilenen, bu alanda deneyimli bir avukat seçmelisiniz. Boşanma ve velayet gibi konularda uzmanlaşmış avukatlar, kanun maddelerini, içtihatları ve yerleşik uygulamaları daha yakından bildikleri için avantaj sağlarlar. Örneğin Bilal Alyar, çeşitli hukuk dallarında faaliyet göstermekle birlikte özellikle boşanma davaları ve aile hukuku konularında 10 yılı aşkın tecrübeye sahiptir .
- Tecrübe ve Referanslar: Seçmeyi düşündüğünüz avukatın geçmişte benzer davalarda elde ettiği sonuçlar, hakkındaki müşteri referansları yol gösterici olabilir. Her davanın koşulları farklı olsa da tecrübeli bir avukat olası pürüzleri öngörerek dosyanızı daha etkin yönetir. Kartal bölgesinde faaliyet gösteren ve aile mahkemelerini tanıyan bir avukat, yerel uygulamaları da bileceğinden vakit kazandırır.
- İletişim ve Güven: Boşanma süreci son derece kişisel ve hassas bilgilerin paylaşıldığı bir yolculuktur. Bu nedenle avukatınızla açık, güvene dayalı bir iletişim kurabilmeniz çok önemlidir. İlk danışmada avukatın sizi dinleme şekline, sorularınıza sabırla yanıt verip vermediğine dikkat edin. Kendinizi rahat ifade edebildiğiniz ve sır saklama konusunda tereddüt duymayacağınız bir avukat seçmelisiniz. Profesyonel bir boşanma avukatı, danışanın anlattığı aile içi meseleleri yargılamadan ve gizli tutarak ele alır.
- Ulaşılabilirlik: Davanız sırasında acil bir durum olduğunda avukatınıza ulaşabilmeniz gerekir. Yoğun da olsa makul sürede dönüş yapan, sizi habersiz bırakmayan bir avukatla çalışmak önemlidir. Bazı avukatlar ekip halinde çalışır; ofis kadrosunda sizinle ilgilenen bir yardımcı avukat veya danışman bulunabilir. Bilal Alyar Hukuk Bürosu gibi belli büyüklükteki ofislerde müvekkiller genelde bir ekip tarafından desteklenir ve her zaman bir muhatap bulabilirler.
- Ücret ve Şeffaflık: Boşanma avukatının vekalet ücreti de seçim kriterlerinden biridir. İstanbul Barosu’nun her yıl yayınladığı tavsiye niteliğinde avukatlık ücret tarifeleri vardır. 2025 yılı Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi’ne göre örneğin anlaşmalı boşanma davaları için belirlenen tavsiye ücret en az 30.000 TL civarındadır . Ancak bu, her dosya için değişebilir; davanın çekişmeli olup olmaması, mal paylaşımı, velayet gibi konuların bulunması avukatın emeğini artıracağı için ücreti de etkiler. İyi bir avukat, ücret konusunda en başta şeffaf davranır, nelerin ücrete dahil olduğunu (dava masrafları, ek işler vs.) açıklar. Müvekkil açısından da bütçesini zorlamayacak ancak kaliteli hizmet alabileceği bir avukatla anlaşmak önemlidir. Unutulmamalı ki en ucuz avukat her zaman en iyisi olmayabilir; hizmetin niteliği ön planda olmalıdır.
- Avukat-Müvekkil Uyumu: Son olarak sezgilerinize de kulak verin. Avukatla yaptığınız görüşmede onun yaklaşımı size güven veriyor mu? Sizin önceliklerinizi anladığını hissediyor musunuz? Boşanma avukatı ile müvekkili arasında bir anlamda takım çalışması yürütülecektir. Bu nedenle karşılıklı uyum ve saygı şarttır. Avukatın sadece hukuki bilgisi değil, aynı zamanda aile içi çatışmaları yönetmedeki becerisi, psikolojik hassasiyeti de fark yaratır.
Kartal bölgesinde birçok hukuk bürosu ve avukat bulunmaktadır. Ancak aile hukuku gibi mahremiyetin ve uzmanlığın çok önemli olduğu bir alanda, kendinizi emin ellere teslim etmek istersiniz. Avukat Bilal Alyar, hem akademik altyapısı hem de pratik tecrübesiyle, Kartal ve çevresinde boşanma sürecine giren müvekkillere güven vermektedir. Avukat seçimi yaparken bu ölçütleri göz önünde bulundurarak hareket etmek, zorlu boşanma sürecinde size bir adım önde başlama imkanı sağlar.
Sıkça Sorulan Sorular
Soru: Kartal ilçesinde boşanma davası hangi mahkemede açılır?
Cevap: Kartal ve çevresindeki (Anadolu Yakası) boşanma davaları için yetkili ve görevli mahkeme İstanbul Anadolu Adliyesi’ndeki Aile Mahkemeleridir. Eşlerin son altı ay birlikte ikamet ettikleri yer Kartal ise veya eşlerden birinin yerleşim yeri Kartal ise, dava dilekçesi Kartal’daki aile mahkemesi tevzi bürosuna verilir. Anadolu Adalet Sarayı içinde çok sayıda Aile Mahkemesi dairesi bulunmaktadır ve dava otomatik olarak bunlardan birine atanır. (Aile mahkemesi yoksa Asliye Hukuk, aile mah. sıfatıyla bakar.)
Soru: Boşanma davası açmak için gerekli belgeler nelerdir?
Cevap: Boşanma davası için aslında gereken en temel belge, usulüne uygun hazırlanmış bir dava dilekçesidir. Bunun yanı sıra nüfus cüzdanı fotokopiniz ve varsa evlilik cüzdanı sureti genellikle eklenir. Eğer anlaşmalı boşanma olacaksa anlaşmalı boşanma protokolü de dava dilekçesine eklenmelidir. Dava harcı ve gider avansı adliyede peşin ödenir; ödeme yapıldığını gösteren makbuzlar dosyaya konur. Delil olarak sunmak istediğiniz belge ve raporlar varsa (örn. darp raporu, mesaj kayıtları vb.) bunlar da dilekçeye ek yapılabilir.
Ayrıca avukatla temsil ediliyorsanız, avukatınızın yetkisini gösteren vekaletname bulunmalıdır (müvekkil vekaletnamesini noterden alıp avukatına vermelidir). Kartal Adliyesi özelinde ek olarak bir belge gerekmemektedir; Türkiye’nin her yerinde boşanma davaları için benzer belgeler yeterlidir.
Soru: Boşanma davası ne kadar sürer?
Cevap: Boşanma davasının süresi davanın niteliğine göre değişir. Anlaşmalı boşanma davaları çoğunlukla 1-3 ay içinde sonuçlanır. Tek celse duruşma yapılır ve hakim onay verirse karar kısa sürede kesinleşir. Çekişmeli boşanma davaları ise delillerin toplanması, tanıkların dinlenmesi gibi işlemler nedeniyle ortalama 1-2 yıl sürebilir. İstanbul (Kartal) gibi büyük şehirlerde mahkemelerin yoğunluğu nedeniyle bu süre uzayabilir. Karar sonrası istinaf ve temyiz aşamaları da eklenecek olursa, tamamen kesin sonuç alınması birkaç yılı bulabilir. Somut olayın karmaşıklığı, tarafların işbirliği yapması veya yapmaması gibi faktörler de süreyi etkiler.
Soru: Anlaşmalı boşanma için evlilik ne kadar sürmüş olmalıdır?
Cevap: Türk Medeni Kanunu’na göre anlaşmalı boşanma davası açabilmek için evliliğin en az 1 yıl sürmüş olması şarttır . Bir yılı doldurmayan evliliklerde anlaşmalı boşanma yoluna gidilemez; eşler anlaşmış olsalar bile dava çekişmeli gibi yürür. Evlilik bir yıl ve üzeri ise, eşler birlikte başvurarak veya biri dava açıp diğerinin onay vermesi yoluyla anlaşmalı olarak boşanabilirler. Bu bir yıllık süre, resmi nikah tarihinden itibaren hesaplanır. Sürenin dolmasına örneğin bir ay kaldıysa, o süre tamamlanmadan anlaşmalı protokol sunulsa bile hakim davayı anlaşmalı olarak kabul etmeyecektir.
Soru: Çekişmeli boşanma davasında süreç nasıl işler?
Cevap: Çekişmeli boşanmada süreç, dilekçelerin karşılıklı verilmesiyle başlar (dava dilekçesi, cevap dilekçesi, cevaba cevap vs.). Ardından mahkeme ön inceleme duruşması yaparak uyuşmazlık konularını tespit eder. Taraflar sulhe teşvik edilir; anlaşma olmazsa tahkikat aşamasına geçilir. Bu aşamada tarafların gösterdiği tanıklar duruşmalarda dinlenir, deliller (belgeler, raporlar) incelenir.
Gerekirse sosyal hizmet uzmanı değerlendirmesi (çocuk varsa) alınır. Hakim tüm delilleri değerlendirip kanaatini oluşturduğunda davayı karara bağlar. Kararda boşanma kararıyla birlikte velayet, nafaka, tazminat, mal paylaşımı talepleri de hükme bağlanır. Taraflar karardan memnun değilse istinaf yolu açık olduğundan karar hemen kesinleşmez. Çekişmeli süreçte her duruşma arasında birkaç aylık bekleme süreleri olabileceğini unutmamak gerekir; sabırlı ve hazırlıklı olmak önemlidir.
Soru: Boşanma davasında avukat tutmak zorunlu mu?
Cevap: Hayır, Türk hukukunda boşanma davası açarken avukat tutma zorunluluğu yoktur; taraflar davalarını bizzat kendileri de yürütebilirler. Ancak boşanma hukuku karmaşık olabileceği ve hak kaybı riski yüksek olduğu için bir boşanma avukatıyla çalışmak kuvvetle tavsiye edilir. Özellikle çekişmeli davalarda usul kurallarına uymak, delilleri doğru sunmak, karşı tarafın iddialarına etkin cevap vermek için hukuk bilgisi gerekir.
Anlaşmalı boşanmalarda da protokolün hatasız hazırlanması, ileride sorun çıkmaması açısından avukat yardımı faydalıdır. Avukat olmadan açılan davalarda usul eksikleri veya dilekçe hataları nedeniyle davanın reddine ya da hak mahrumiyetine uğrama ihtimali vardır. Bu nedenle zorunlu olmasa da, bir uzmana başvurmak uzun vadede yarar sağlar.
Soru: Boşanmada çocuğun velayeti genellikle kime verilir?
Cevap: Mahkeme, velayet konusunda karar verirken çocuğun üstün yararını temel alır. Uygulamada küçük yaşlardaki çocukların (özellikle 0-6 yaş grubu) anne bakımına muhtaç olduğu kabul edilir ve eğer annede ciddi bir engel yoksa velayet çoğunlukla anneye verilir. Daha büyük çocuklarda anne-babanın koşulları karşılaştırılır; gelir durumu, eğitim imkânları, çocuğa yakınlığı, yaşam düzeni gibi kriterler değerlendirilir. Babalar lehine velayet kararı da verilebilir, özellikle anne bakımının çocuğa zarar vereceği durumlar varsa (örneğin annenin ağır bir hastalığı, bağımlılık sorunu, çocuğa karşı ilgisizliği gibi).
Yargıtay, velayet davalarında “anne ve baba yararı çatışırsa çocuğun yararına üstünlük tanınmalıdır” demektedir . Ayrıca belirli bir yaşın üzerindeki çocukların (genellikle 8-10 yaştan itibaren) hangi ebeveynle yaşamak istediği de psikolog görüşmeleriyle tespit edilip dikkate alınabilir ancak tek başına çocuğun tercihi de belirleyici değildir. Boşanma sonrası velayet verilen taraf değiştirilebilir mi? Evet, koşullar önemli ölçüde değişirse sonradan velayetin değiştirilmesi davası açmak mümkündür.
Soru: Boşanma avukatı ücreti ne kadardır?
Cevap: Boşanma avukatlarının ücretleri, davanın niteliğine ve avukatın tecrübesine göre değişir. İstanbul Barosu her yıl için tavsiye ücretleri belirlese de bunlar bağlayıcı değildir, avukat ile müvekkil arasında serbestçe kararlaştırılır. 2025 yılı itibariyle İstanbul’da anlaşmalı boşanmalar için avukatlık ücretinin 30.000 TL’den başlaması tavsiye edilmektedir . Çekişmeli davalarda işin kapsamı daha geniş olacağından ücret daha yüksek olabilir.
Ayrıca mal paylaşımı davası, velayet mücadelesi gibi ek hususlar ücreti etkileyebilir. Bazı avukatlar saatlik danışma ücreti + dava ücreti şeklinde çalışırken, bazıları tek bir paket ücret belirler. Kanunen, avukatlık ücreti Baro Asgari Ücret Tarifesi’nin altında olamaz. Ücret konusunda müvekkiller, avukatla sözleşme yaparak tüm koşulları netleştirmelidir. Unutulmamalıdır ki boşanma davası hayatınızı etkileyen bir süreç olduğundan, avukat seçiminde sadece ücreti değil uzmanlığı ve güvenilirliği de dikkate almalısınız.
Kartal Boşanma Avukatı Özet: İstanbul Kartal bölgesinde boşanma avukatı olarak hizmet veren uzman hukukçular, anlaşmalı ve çekişmeli boşanma davalarında müvekkillerine kapsamlı destek sunmaktadır. Kartal boşanma avukatı arayışında olan bireyler için Avukat Bilal Alyar ve ekibi, aile hukuku alanındaki tecrübesiyle velayet, nafaka, mal paylaşımı, tazminat gibi boşanmanın tüm sonuçlarında profesyonel danışmanlık sağlamaktadır.
Kartal ilçesindeki boşanma davaları, İstanbul Anadolu Adliyesi (Kartal Adliyesi) bünyesindeki Aile Mahkemelerinde görülmekte olup, yetkili mahkeme kuralına uygun olarak burada açılan davaların yerel özelliklerine hakim bir avukat ile çalışmak süreçte büyük avantaj kazandırır. İstanbul Kartal boşanma avukatı olarak müvekkillerinin haklarını koruyan Bilal Alyar Hukuk Bürosu, boşanma sürecinin en az zarar ve stresle atlatılması için arabuluculuk ve dostane çözüm yollarını öncelikli olarak değerlendirmekte, uzlaşma mümkün olmazsa etkili bir dava stratejisiyle sonuca gitmektedir.
Kartal anlaşmalı boşanma avukatı desteği sayesinde çiftler tek celsede boşanabilirken, Kartal çekişmeli boşanma avukatı tecrübesi ise uzun süren davaların başarılı takibinde fark yaratmaktadır. Boşanma davalarında çocuğun üstün yararı, eşlerin hak ve menfaatleri, maddi-manevi tazminat talepleri gibi kritik konuların her biri, Kartal’daki deneyimli boşanma avukatları tarafından titizlikle ele alınmakta; müvekkillerin hukuki güvencesi en üst düzeyde sağlanmaktadır. Bu sayede Kartal boşanma davası sürecinde hukuki prosedürler eksiksiz yerine getirilmekte ve müvekkiller, yaşamlarının bu zorlu döneminde emin ellerde olduklarını bilerek ilerlemektedir.
kartalda boşanma avukatı , kartal Çekişmeli boşanma avukatı , boşanma avukatı semiha aslan , boşanma avukatı nasıl seçilir , kartal en İyi boşanma avukatı
.https://cocukhaklari.barobirlik.org.tr/dokuman/mevzuat_kanun/turkmedenikanunu.pdf https://magdur.adalet.gov.tr/Resimler/Dokuman/1910202010265510-4787.pdf https://mgm.adalet.gov.tr/Resimler/SayfaDokuman/181020191505426100.pdf?utm_source=chatgpt.com https://higm.adalet.gov.tr/Home/SayfaDetay/hukuk-muhakemeleri-kanunu-gider-avansi-hakem-ucret-ve-tanik-ucret-tarifesi-resmi-gazetede-yayimlanmistir23102024044112?utm_source=chatgpt.com https://www.adalet.gov.tr kripto para avukatı istanbul boşanma avukatı Ceza Avukatı Blog Blog Hizmetlerimiz
Boşanma avukatının ücreti ne kadar?
,Boşanmak için ilk nereye gidilir?
2025 boşanma masrafı ne kadar?
Ücretsiz boşanma avukatı nasıl alınır?

